valla ben de bugün ders çalışıcam diye erken uyandım.
akşama kadar oturdum kalktım, ağırlık kaldırdım, yemek yedim falan.
iki saat önce falan bi istek geldi laps diye koydum masaya ne varsa, çalıştım az önce bıraktım.

şartlanmışın sen şartlanma.
büyü de yapılmış olabilir.

İkinci öğretim olduğum için özel olarak böyle bir yeteneğim var. Çok erken kalkma. Biraz geç kalkmaya alış. Akşama doğru enerjin hala bitmemiş olacak.

ihh
losev

Mevsimleri geliştirme ve yaşatma insan hakları gıda bankacılığı derneği

sci-hub, library genesis ve khan academy.

lösev'e yapın lösev'e...
çocuklar ölmesin.

Yakın cevremdeki durumu olmayan kendi tespit üniversite öğrencilerine .Bir kez hesap no aldım hepsinden ve dönem dönem haber vermeden aktariyorum

Darüşşafaka
Hem yetim, hem öğrenci olduklarından bir taşla iki kuş gibi geliyor.

Lösev

Çok medyatik olmayan Aynebilim Aşevi.

Kızılay.

Hikayelerden birine güzel bi mesaj yaz cevap gelmezse yoluna bak.
Diğer seçenek merhaba De bekle

hikayelerden birine yazmayı ben de düşündüm aslında o daha uygun olur ama işte aklıma bi şey gelmiyo of :D

Hikayeye iyi bişi yazmayacaksan merhaba yaz :)

kafa güzel de oradan bir şey çıkması zor.

en iyi ihtimal, çizileri üzerinden bi muhabbete girmek ama aslında öyle çok benim tarzımda çizmiyor ve büyük ihtimalle amatör benim gibi ve ben karakalem portre çiziyorum, o ise değişik şekiller çiziyor, sıkıntıdan yere yıkılmış adam çiziyor böyle soyut soyut :D

kız güzel, ben o kadar değilim.
ama ben daha güzel çiziyorum.
ama kız da piyano çalıyor :D

hollandalı bi arkadaş var vatsaptan konuşurken kızdan konu açıldı.
ben kıza söylicem ondan hoşlandığını falan dedi, dur falan dedim meğer kandırmış beni ama şimdi acaba diyorum öyle yalandan bi şey yaptırsam birine de acaba tutar mı :D

kendisine elinle çiçek topla ve gülerek takdim et. bu sırada gözlerinin içine bak. :)

lösev dükkan'dan bi hediye al.
çiçekmiş böcekmiş hiç düşünme, paran hangisine yetiyosa onu al.
tema vakfı'na annen adına bağış yap veya.
zaten bir hediye beklemiyolar, hatırlanmış olmayı istiyolar.

kedili köpekli kupalar vardı sanırım lösev dükkan'da.

@karlmax teşekkürler fikrin için ama çiçeklerin koparılmasına karşıyım :)

sen bu paranın çalıntı olduğunu bilmiyorsan ve bilebilecek durumda değilsen alamazlar senden parayı.

efendiler, hukuki anlamda dayanağı soruyorum.
yani bana çelişkili geliyor, sonuçta parayı çaldıran banka.
vatandaşın çantası çalındığında ve hırsız yakalandığında çantanın içindeki kıymetli eşyalar eksiksiz olarak çanta sahibine iade edilmeyebiliyor.

banka bu parayı alırken hangi kanuna dayanarak alacak?

ve diyelim ki banka bu parayı aldı, ben dava açamıyor muyum? bu adamın bana borcu vardı, ödedi. ben de o parayla gittim ev aldım. sonra o evi de 1 milyon 100 bin lira karşılığında o bankanın genel müdürüne sattım.
işler karışmaz mı?

o zaman biraz şeyyapalım.

paranın çalıntı olduğunu biliyorum.
hırsız parayı elden teslim etti, kaçtı saklandı. ben 1 milyon lira ile ev aldım, 1 milyon 100 bin liraya müdüre sattım.

hırsız yakalandı, iyi niyetli olmadığım ortaya çıktı. banka parayı istiyor.
benim cebimde 1 milyon 100 bin lira var. müdürün elinde ev var.
hırsızın elinde bi bok yok.

mahkeme dedi ki; hırsız cezaevine, 1 milyon lirayı alan kötü niyetli kişi(yani ben) parayı geri versin. faizini ihmal ediyorum.

1 milyon lirayı ödedim, hırsızı hapse attılar. elimde 100 bin lira kaldı. ev hala müdürde.

genel müdür çalıntı para ile aldığım evi benden satın aldığı için o da evi iade etmek zorunda mı? zorundaysa benden 1 milyon 100 bin lirayı isteyecek. diyelim ki mahkeme herkes her şeyi iade etsin dedi.

ben 1 milyon 100 bin lirayı müdüre verdim, o da evi bana verdi.
ben evi, 1 milyon lira vererek aldığım kişiye iade etmeliyim ki o 1 milyonu tazminat olarak ödeyeceğim. adam diyor ki ben o 1 milyonu geri vermem. sebep? çalıntı olduğunu bilmiyordum. geri vermem. geri vermiyor.

bu durumda ben bankaya evi mi vereceğim?
evin değerini kim belirleyecek? diyelim ki ev 900 bin liralık çıktı. ben cebimden 100 bin lira daha mı vereceğim?

ne oluyor yahu?

esya hukuku sinavi gibi olmus :) kotu niyetli zilyet, yani bu durumda sen, aldigi seyi geri verirken ona verdigi zararlari karsilamak ve elde ettigi gelirleri de vermek zorundadir. yani ev mudurde kalacak. sen de parayi 1.100.000 olarak iade edeceksin.

ama banka 1 milyon lira çaldırıp, 1 milyon 100 bin lira kazanmış olacak.
this is unfair!..

o zaman herkes birilerinden sermaye çalıp, onu işletip, sonra parayı iade edip kazancı yanına kar kalır. hem belki sen parayı çalmasan banka onu 1.500.000 yapacaktı :)

hatta demin söylediğime de bir ekleme yapmış olayım. kotu niyetli zilyet sadece elde ettigi geliri degil ayrica elde etmeyi ihmal ettigi geliri de vermekle yukumlu. yani mesela birinden 1000 lira caldin. evde tuttun hicbir sey yapmadin. daha sonra mahkeme yoluyla o parayi geri vermen kararlastirildi. bu noktada parayi caldigin kisi ben bu parayi bankada isletip faizle 1100 lira yapacaktim derse senin geri 1100 vermen gerekir. o aradaki 100 lira elde etmeyi ihmal ettigin semere olur.

ya of ya yine gitti paralar.

o zaman bankanın müdürü, kendi bankasından çalınan parayla alınan evi satın alan kişi oluyor. köfte.

neyse paranın çalıntı olduğunu bilmiyomuş gibi yaparım ben de... artık olduğu kadar.
teşekkür ediyorum.
başka sözüm yok sayın hakim.

olay kurgu değil aslında pek, haberlerde çıktı buna benzer bir olay, adam internetten borcunu ödemiş, sonra da kapıda yakalanmış.
ben böyle değişik gördüğüm olayların nasıl çözüleceğini merak ederim hep :)

keşfet bölümünde bol bol fotoğraf beğenin.
belli bir kesimden takipçi kasmak için o kesimin hesaplarını takip edin, fotoğraflarını beğenin, takibi bırakın ertesi gün yeniden takip edin.
bol bol fotoğraf beğenin.

çektiğiniz fotoğrafları mesaj yoluyla diğer hesaplara gönderip bakın nasıl güzel mi? ben amatörüm fikrinizi almak isterim diye de şeyyaparsanız, sizin fotoğrafınızı kendi hesaplarında paylaşabilirler.

ben şahsen kendi çapımda çizimlerimi çizdiğim kişiilerin fan sayfalarına ya da resmi sayfalarına gönderip beğendirdiğimde kendi hespalarında benim adımla paylaşıyorlar. haliyle takipçi geliyor ama ben takipçi kasmıyorum.

doğru hashtag önemlidir. hashataglerin analizleirni yapıp kendinze uygun olanları ekleyin.

Kullanıcı adı gönder takip edelim :)

arada bir kaç güzel kız resmi sıkıştırın ve düzgün etiketleyin. kızlar güzel, bakımlı, hoş giyimli olsunlar. istemediğiniz kadar takipçi olur.

Kadınlığı ön plana sür.

Kankslar. Bu taktikleri deniycem. Peki şu followmeto hespları gibi hesaplar var mı bildiğiniz. Ben o tarz sayfaları follow edeyim :/

tavşana çok sevindim. hayırlı olsun :)

Sözleşme yerine geçse bile, geçerli olmayan bir sözleşme ne ifade eder ki...

Cevap TBK md. 27'de saklı.

madde 27'ye niye aykırı olsun ki ben anlamadım?

"Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür." diyor.
geri kalan kısmı zaten ilgili değil.

kanuna aykırılık mı yoksa ahlaka aykırılık mı var? kamu düzenine zaten aykırı denemez. kişilik haklarına aykırı değil. e konusu da imkanlı :D

yani oldu mu şimdi böyle?
gelin he deyin işte :)

Bir kişinin ödevini parayla yapmak ahlaka uygun bir durum değildir. Kanuna da uygun değildir, bu maddedeki kanun ifadesi sadece TBK ile sınırlı değil bütün kanunları ifade eder. Dolayısıyla hukuka aykırılık var zaten temelde.

Türkiye sınırları içinde poker oynayacağına dair sözleştin adamla, dürüst bir oyun olmaz adam hile yapar ve kaybedersin, ne oldu şimdi? Eksik borç. Hiçbir şey talep edemezsin. Neden? Konusu kanuna ve ahlaka aykırı çünkü sözleşmenin.

ahlaka aykırılığına ikna oldum ama mahkeme farklı karar verebilir mi ahlak konusunda? yani bir hakime göre ahlaka aykırı diğer hakime göre ahlaka uygun görülebilri mi?
ve ayrıca hangi kanuna aykırı? yani okumak için soruyorum.

Emredici kurallar nedir? Bir hükmün emredici olup olmadığı o hükmün lafzından veya amacından anlaşılır. Toplumun menfaatini, ahlakını ve fertlerin şahsiyetini koruma amacını güden hükümler emredici niteliktedir. Ayrıca ekonomik, sosyal veya fiziki yönden
zayıf olanları koruyan hükümler bu koruma amacına giren yönlerden emredicidirler.

Ayrıca ortada herhangi bir somut emredici hüküm bulunmasa dahi, yapılan sözleşme kamu düzenini ihlal ediyorsa, kamunun esenliğini ve rahatlığını bozuyorsa, bu sözleşme geçersiz sayılır. Toplumun menfaatini koruyan hükümlerle ortaya çıkan hukuki düzenin bütünü kamu düzeni olarak ifade edilebilir.

Ayrıca bir sözleşmenin konusu kişilik haklarına aykırı ise, sözleşme bu sebeple geçersiz sayılır. Bu durum kişi özgürlüğü ile ilgili olabileceği gibi namus ve şeref gibi kavramlarla da ilgili olabilir.

Konumuzla alakalı olarak, söz konusu olan ahlak, topluma malolmuş ahlak
kurallarıdır. Bu da orta halli, dürüst bir insanın ahlak duygularıdır. Konusu dışında amacı da ahlaka aykırı olan sözleşmeler geçersizdir. Orta halli bir vatandaşın ahlaki duygularını aşındıran, "ulan yaptığımız şey yanlış ama neyse" diyerek yapılan sözleşme ahlaka aykırılık gerekçesiyle geçersizdir.

Sonuç: Kesin hükümsüzlük.

Bu konu ahlaka aykırılıkla sorgulanamaz bence. Karşı taraf bunu iş olarak aktarmıştır. Ödev konusunun geçmesi alacak hakkını ortadan kaldırmaz. Bu konuda verilecek bir yargı kararı emsal gösterilerek çok ciddi hukuksuzluklara sebep olunur. Düşünsenize yükseklisans ögrencisi bir firma sahibinin binlerce dolarlik proje yaptirdigini ve bu benim ödevimdi diyerek maddi yukumlulukten kurtuldugunu. (Not hukukçu değilim haddimi aşmamışımdir umarim. Fikrimi belirttim.)

peki diyelim ki ödev yapacağını söylemedi anlaşılırken.
dedi ki bana şöyle bir şey lazım. al sana 1000 lira. bunu bana yap.
yapan kişi de sormak zorunda değil, sorsa da diyelim ki yalan söyledi.
bir şekilde arlarında anlaşmazlık çıktı mahkemeye geldiler.
bunun bir ödev olduğu mahkemede anlaşılırsa ahlaksızlığa bağlı olarak söyleşme hükümsüz mü kabul edilir? çünkü sözleşme metni olarak niteleyebileceğimiz konuşmalar arasında aslında ahlaksızlık yok.

konuylla alakalı değil ama; işverenlerle işçiler arasındaki davalarda, mahkemelerin işçiler lehine karar alma yönündeki içtihat, emredici hükümlere mi dayanır?

örnek üzerinden soruyorum ki anlayayım :)

Olayın bağlamından çıkarılır bu genelde. İki öğrenci var diyelim, aralarında sözleşme yapıyorlar hocanın verdiği ödeve dair ama ödev olduğunu söylemiyor sözleşmenin diğer tarafı. Burada söylemese de hayatın olağan akışına göre sözleşme konusunun ödev olduğu ufak sorular ve araştırmalarla belli olacaksa sonuç yine kesin hükümsüzlük.

Ancak ödevi yapan öğrenci tamamen iyi niyetli olsa, yaptığı şeyin ödev olduğunu bilmese ve "bilebilecek durumda olmasa", ödev olduğu mahkemede belli olmuş olsa, karşı taraf ödevi yapan kişinin maddi manevi zararını tazmin etmekle yükümlü.

İkinci soruna istinaden,

Evet. İş Kanunu kaçıncı maddesi hatırlamıyorum ama işçi lehine yorum ilkesi direkt madde olarak mevcut.

Sözleşme konusunun ödev olması bence ahlaka aykırı değil.

Aksine hüküm bulunmadıkça sözleşme şekle bağlı değil. İster vatsaptan ister mailden istersen yüz yüze sözleşmeyi kurabilirsiniz. Önemli olan iradelerinizin karşılıklı ve birbirine uygun olması. Bunu da ispatlarsanız çatır çatır paranızı alırsınız.

çok teşekkür ediyorum.
başka sözüm yok sayı hakim :)

Ben senin bitirme tezini yazıyorum, ki bu tez hocan tarafından sana verilmiş. Sana tahsis edilen bir ödev var, sen parayla başkasının emeğini satın alıyorsun ki normal şartlar altında bunu yaparsan ödevin geçersiz kabul edilecek. Hocan bilse sıfır alacaksın. Neresi ahlaka uygun bunun?

O zaman ödevin mahiyetine göre değişir. Öyle ödev olur ki hoca başkasına yaptırdığını bilse bile sana sıfır vermez. Çünkü ödevin nasıl yapılacağını, planı, taslağı sen oluşturmuşsundur. Sözleşmenin karşı tarafı bunu cismani bir şeye dönüştürmüştür. bu durumda ahlaka aykırı olmuyor.

aferin, güzelce delirtin beni.
2.bp.blogspot.com
:D:D

biriniz aklımı çeliyor, sonra diğeriniz geliyor hoop benim kafa oraya gidiyor :D


sanırım ahlak konusunda ben de şeklen farklı olaylarda farklı kararların çıkabileceğine inanıyorum. ve bunlarda da hakimlerin birbirinden farklı karar verebileceğine kaniyim. ahlak açısından tabi. kanuna aykırılık konusunda ikna oldum.

"Öyle ödev olur ki hoca başkasına yaptırdığını bilse bile sana sıfır vermez."

Böyle bir şey yok.

Ayrıca @attirmayin makedonun kafasini, işçi lehine yorum ilkesi içtihadı birleştirme kararı olarak mevcutmuş, kanunda belli bir madde olarak geçmiyormuş bir arkadaş uyardı.

Hukuken yok.

kaçınılmaz sona doğru ilerliyorsun. ara ödeme almadan son ödevleri teslim edersen üstüne soğuk su iç bence

o dersleri birakicam muhtemelen olayi bence tamamen blof. Dersten gecene kadar seni kullanip sonra siktiretmek derdi, odeme yapmazsa baska teslim yapmayacagini ve hocalarina haber verecegini soyle. hatta parayi alirsan da sikayet et yav nolacak mezun olamasin. yarin colugunun cocugunun canini emanet ettigi bir seyi programlamak icin is bulursa pisman olursun.

ara ödeme +1
ne kopardın kar. avcunu yalayacaksın yoksa

Dersleri bırakma riskine gireceğini sanmıyorum. Yaptım ama parayı görmeden vermem de. Batacaksan onu da batır madem. Ödevleri seneye başkasına satarsın mümkünse.

anlaşmayı sözlü değil de telefondan mesjalaşma yoluyla yapmışsanız bunun bir sözleşme yerine geçebileceği türden bir mazeretle mahkemeye verileceğini ve üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği için faiziyle tahsil edilebileceği gibi bir korkutmaya başvurulabilir diye düşünüyorum.

hatta; hukuka azıcık ilgi duyan birisi olarak, bunun gerçekten de mahkeme tarafından geçerli sayılabilecek bir sözleşme şekli olduğuna bile inanıyorum gibi.

ara ödeme diyen yazarlara katılıyorum fakat eğer ödevi teslim etmemeyi göze alırsa beş kuruş para ödemez. hiç olmazsa hocana bildiririm dersen biraz caydırıcı olur.

ara ödeme almadan teslim etmeyin.

odevlerini hazirladim odemeyi yaptiginda kalan odemeyi veririm yoksa cope gider de

Odemenin tamamini almadan odevi teslim etmeyin, sonucta daha taahhudunuzu geregi gibi yerine getirdiginizi gostermissiniz, simdi sira onda. Parayi vermezse de hocaya durumu aciklayacaginizi soyleyin.

Vicdansizlik gibi gorunebilir ama degil. Borcu kapatmadan odevlerini veremeyecegim paraya çok sıkıştım eğer senden alamaz isem başka işlerde çalişacağim ve ilerleyen ödevlerini de yapamayacagim de.

Arayın, ödev hazır fakat ödeme olmadan göndermeyeceğim deyin
ödemeden sonra da ödev hazır değildi deyin. Bir süre sizin yaşadığınız gerginliği yaşasın. Sonrasında isterseniz ödevleri gönderin isterseniz göndermeyin. Yeter ki sizin yaşadığınızı o da az ya da çok yaşasın....

Son odevi yak ama teslim etme.
Dur bak ne anlaticam.
Birkac sene once bir is yapiyorum freelance. Trt'ye belgesel. 1500 lira para alicam. Alemin akillisi benim ya. Coskun abi is tesliminde alirim parayi dedim. Neyse isi yaptim. Sonra zekaya gel. Lazim olur abi ne olur ne olmaz diye butun diskleri proje dosyami verdim. Sonuc: hayatim boyunca unutamayacagim bir ders.
Asla teslim etme.

mezarkabul güzel demiş

cok tesekkurler, gecen 200 tl bir ara odeme aldim ama onca israr sonrasinda.

bu arkadas okulu bayagi bir uzatmis ve ben olmasaydim, muhtemelen bu donem de gecemeyecekti; ki zaten bu durum yuzunden biraz psikolojisi bozuk gibi, anksiyete sorunlari yasiyor. ben de alttan almaya calisip, tatli dille filan yaklasiyorum cocuga ( evet bana gotunuzle guluyorsunuz muhtemelen su an) gel gelelim isin ucunda param da var. boyle iki ucu boklu bir degnek.

cep telefonu falan aldır, ya da ne bileyim bi şekilde borçlandır sen paranı al yoksa kalır o para

adam okulu uzatmış yakacağı bir sene var senin kaybedeceğin şey 1800 lira

1800 seni zengin etmez öldürmez de elbet toparlarsın

ama adamın o şansı yok

kozların elinde olduğunu bilerek konuş ve 1000 tl almadan 1 satır daha yazmam de bitsin.

hamburabi iyi güzel diyon da ben de okulu iki sene uzattım hala ödevimi şeyimi kendim yapıyom biz eşek miyiz?
ayrıca ödevlerine binlerce lira harcayabilen birisi teslim almadığı ödevi başkasına yaptırmak için de para verebilir.
benim param yok, projelerimde hangi türlü ucuz olur diye düşünüyorum.
benim param yok diye şimdi eşek mi oluyorum?

okulu uzamışsa uzamış. sözünde durmamanın cezası olmalı.
en sinir olduğum şeylerden biri budur.
yan komşum iki tane bardak istedi yarın getireyim dedi bir haftadır getirmedi.
iki bardak olmadan ölmem ama sen demadem yarın getiricem diye söz verme kardeşim!

@tavish11 kredi kartiyla bilgisayar parcasi aldirtmaya calistim ama ona da sicak bakmadi " kredi kartim yok, ailemin kartini da kullanamam; sorun cikar" dedi :/

Kimseyi yargılamaya hakkım yok biliyorum ama şöyle öğrencileri duyunca sinir oluyorum ya, biz eşşekler gibi dirsek çürütmüşüz anasını satayım, gerçi her zaman getirisini gördüm verdiğim emeklerin buna inanıyorum.

Sakın ödemeyi almadan işi teslim etme, yok bunalımdaymış yok gemileri yakarmış blöf. Eğer teslim edersen bu sahtekar tek kuruş ateşlemez sana. Demedi deme.

makedon kardeş şimdi warren buffet abinin bir sözü var ucuz insanlardan dürüstlük beklemeyin tarzında.

şimdi aynı sorun babamda da var. kendisi fazla saf naif iş yapılmadan tüm ödemeyi yapıp sonra ustanın peşinde işi bitirsin diye koşan bir tip. sende de o tarz bir insanlar kırılmasın güveniyorum durumu var anlaşılan. yani eşek demek haddime değil ama hata sende. aynı hatayı ben de yaptığım için söylüyorum ve ben cebimden ödemek zorunda kalmıştım.

yani 3 5 bin için kardeş kardeşle kavga ediyor ama sen arkadaşına güveniyorsan sonucuna katlanacaksın

ya da onu yakabileceğini ona hissettirmen lazım. diğer türlü hiç şansın yok

Formülle ilgili bilgim yok ama sen %100 verimden bahsediyorsan olamaz bence illaki bir yerden enerji kaçar.

faydalanma olarak hayır. çünkü enerji ısı olarak ortaya çıkıyor ve bu ısıdan buhar elde edilip türbinler döndürülüyor. bu süreçte büyük kayıplar var.

e=mc2 denklemindeki tüm enerjinin de elde edilmesi mümkün değil. uranyum235 parçalanırken dışarı enerji veriyor ama bir süre sonra daha az aktif ve hala radyoaktif özelliklerini koruyan bir maddeye dönüşüyor. bu dönüştüğü madde içinde hala çok miktarda enerji var. ve bu maddenin kütlesi başlangıç kütlesine oldukça yakın.

soruyu başlangıçtaki uranyum 235'in kütlesi - son durumda kalan madde kütlesi arasındaki farkın elde edilen teorik ışıma enerjisine oranı (elektrik değil) şeklinde sorarsan evet oldukça yakındır.

www.nuclear-power.net

bilmiyorum cevap niteliği var mı ama:
"Mevcut nükleer santralların basınçlı kazanları çok büyük olduğundan ve tüm nükleer yakıt çubukları burada bulunduğu için kömürlü santrallardan daha düşük ısı ve basınç seviyelerinde işletilmek zorunluluğu vardır. Reaktörün büyüklüğü ulaşılabilecek basınç seviyesini limitler. Bu nedenle nükleer santralların termodinamik verimliliği %30-32 civarındadır. Çok Yüksek Isılı Reaktör, Gelişmiş Gaz Soğutmalı Reaktör, Süper Kritik Su soğutmalı Reaktör gibi bazı ileri tasarımlar kömürlü santrallarla kıyaslanabilecek termodinamik verimlilik seviyelerine ulaşabilmektedir."
kaynak: totom
şaka şaka: tr.wikipedia.org

son model fisyonların verimi %35'leri geçiyormuş.

Meyve sineği gibiler sanki, kaynağını bulup temizler/atarsanız gerisi gelmez. Mutfakta unutulmuş çürümüş meyve sebze bir şey var mı kıyıda köşede kalan?

yahu bakmadığım yer kalmadı. hiç çürük vs. de yok.

@psycho

kesin vardır, bir yerde birikmiş su, besin, tahıl etc kalmıştır, kesin o derece.

sizin göremeyeceğiniz yerde olabilir, sifon içerisinde, mutfak dolabı arkasında, dolapların arkasında etc olabilir.

saksı çiçeği var mı evde?

kör sinek. bahar zamanı ortaya çıkarlar, camdan kapıdan girerler.
geceleri ışığın etrafında toplanırlar. elektrikli süpürgeyle çekin gitsin :D

bağlantı açılmıyor.

i.hizliresim.com


şurdan bakın birde isterseniz ;

Lost in Translation

bu tür görsellerin üzerine sağ tıklayıp google'da aratırsanız ve birkaç anahtar kelime eklerseniz kolayca bulursunuz. sadece chrome'da çalışır.

www.imdb.com

ben gelene kadar bulunmuş bile :)

Yağ yakıcı bir özelliği yok. Psikolojik etkisi vardır ancak.

Asit olduğu için, ve miden zaten yeteri kadar asit ürettiği için, sindirime etkisi yok.

Karbohidrat emilimini azaltıyor olabileceğini iddia eden birkaç küçük araştırma var sadece. henü sonuçlar güvenilir değil.

"Proteinlerin çözülmesini kolaşlaştırıyor" gibi şeyler gerçeği yansıtmıyor, midenin kendi asiti yapıyor o işi.

"sindirimi hızlandırıyor, yağlar emilemeden atılıyor" da gerçekçi değil, mide asitinden itibaren o yağlar zaten çözünüyor. "yağlı ishal" diye bir şey olmadığına göre, ne kadar hızlı sindirirsen sindir, yağ emilimi değişmiyor.

"Yağ yakıcı" etkisine dair en ufak araştırma yok zaten, çünkü asit olarak kana karışma gibi bir ihtimal yok.

Bağırsak florasını etkileyip kilo vermeyi hızlandırma ihtimali var, ancak bu konuda hiçbir bilgi yok. "bağırsak florası" ile "obezite - kilo kaybı" arasındaki bağlantının ortaya çıkmaya başlaması zaten 2015 civarı. Sirkenin bu konudaki etkisi hakkında bilgi sıfır.

Özetle, sirkenin kilo kaybındaki faydalarının tamamı söylenti ve kişisel tecrübe aracılığıyla yayılmış bilgiler. Zaten kilo vermek için sirke içme noktasındaki kişiler diğer yediği içtiği şeylere de dikkat ettiği için, sirkesiz de kilo veriyorlar.

Duble iskenderin yanında sirkeli salata yiyip kilo veren yok.

Yağ bir enerji kaynağıdır, bu enerjinin harcanması için bir hareketin olması gerekir bilimsel olarak. Yani o hareketin neticesinde o yağlar enerji olarak kullanılır ve yanar. Hareket, gerçekleşebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar; enerji de kullanılabilir olmak için, harekete ihtiyaç duyar. Hareket olmazsa, enerji de harcanmaz; enerji olmazsa, hareket de olmaz. Şimdi sen ancak bir hareket neticesinde kullanılan ve yakılan bu yağları, elma sirkesi içerek de yakabilir miyiz diye soruyorsun. Yakamazsın.

aynı zamanda ekşi olduğu için de iştah açar.

Avustralyanın başkentini sorun..Sydney diye atlar hepsi.

aynı şekilde brezilya'nın başkentini de karıştırırlar.

fas'ın başkenti kazablanka diyen çok çıkar.

edit: soru başkent sorusuna dönmüş.

coğrafya için ayrı bir kategorimiz olacak. daha "genel" kültür odaklı sorular bekliyorum. bu arada fas'ın başkenti nereydi harbi? rabat mı?

bizim aklımıza halit akçatepe ya da tarık akan gelmişti mesela.

geçen senelerdeki yarışmalarda selvi boylum, al yazmalım'ı, ilçemizin eski adını, müzeyyen senar'ı sormuştuk.

hangi savaştan sonra beşiktaş'ın renkleri yas için değiştirildi?

Hareket ordusu komutanı kimdir?

Nobel edebiyat ödülünü reddeden tek yazar?
Sartre.

bence başkent sormayın.
yurttan ve dünyadan gündemle alakalı sorular sorun.
siyasi değil ama tarihi önemi olacak sorular.
yani beş on sene sonra kıymete binecek olan gelişmeler hakkında...
bilimsel gelişmeler, devletler arası krizler, önemli oylamalar veya bu gibi konularda kullanılan teknik terimlerin anlamları.

genel kültür tamam geneldir, geçerdir ama başkent kadar gereksiz ve önemsiz olmamalı. başkentleri bilmese de olur ama mesela bugün içinde yaşadığı bölgede olup biten tarihi olayların neden ve nasıllarını bilmezse olmaz. dar alanlarda basit sorular sorun. lise öğrencisi aptal değil, internet elinin altında, her gün her bilgiye ulaşım imkanına sahip.
mesela futbolu hepsi bilir ama olimpiyatları izlemezler.
sorsanız hepsi siyasetçidir ama normlar hiyerarşisini sayamazlar.
ülkemizdeki yüksek yargı organlarını bilmesi gereken öğrencilere allah aşkına elin ülkesinin başkentini sormak nedir?
geçen televizyonda gösterdi, insanlar parlamentonun anlamını bilmiyor.
mesela soğuk savaş'ı sorun.
hindistan'ın nano uydularını sorun.
genetik sorusu sorun.
orada sorduğunuz bir soru birilerinde merak uyandırır belki. açıp okurlar, daha çok öğrenirler.
varsın kazanmasın kimse, bilemezlerse bilemesinler. açıp öğrenirler belki.

@attirmayin, yok başkent sormayacağım. evet, güncel meselelerden sormayı planlıyorum ben de.

türkiye'de klonlanan ilk koyunun adı sorusu gördüm az önce bir yerde. gayet hoşuma gitti ama bizim okuldan kimsenin yapabileceğini sanmıyorum.

saatleri ayarlama enstitüsü ve mahur bestenin yazarı kimdir?
van başkentli anadolu demir çağ uygarlığı hangisidir?
ispanya'dan kovulup osmanlı'ya gelen yahudilere verilen isim nedir?
45 yaşında bulgaristan'a kaçarken öldürülen toplumcu-gerçekçi yazar kimdir?
selimiye kışlasının bir kulesi kimin anısına müzeleştirilmiştir?
ismini timur'un komutanından alan havaalanımız hangisidir?

gibi sorular olabilir bence.

senin nickin güzel mesela

sanat güneşi lakaplı sanatçımız kimdir?

yeni nesil pek bilmez.

aklıma geldikçe yazıcam.

Çekya'yı sorun. Bu yıl adını değiştiren Avrupa ülkesi şeklinde sorabilirsiniz.

Rosetta, philae, 67p'yi de sorabilirsiniz bence. Kuyruklu yıldız sondası güzel ve ilginç bir konu olur. Güncel sayılır hem de.

Einstein'ın 100 yıl sonra ispatlanan teorisi mesela tr.euronews.com

atom bombasının icat eden bilim adamı

einstein diye atlarlar

kolay soru olabilir ama uzaya giden ilk insan sorusu olabilir. yuri gagarin. -neil armstrong diye atlayan çıkar-
atatürk ün nüfusa kayıtlı olduğu il : gaziantep -genelde samsun diye sallarlar-
an itibariyle dünyanın en değerli para birimi -kuveyt dinarı-
amerika'nın nüfusu en yüksek eyaleti: california
tarihin bilinen en eski yazılı destanı: gılgamış destanı
türklerin müslümanlığa geçmesine öncü olan savaş: talas savaşı

ansiklopedik bilgiler sormayın, edindikleri bilgileri sorgulayıp anlayıp yorumlama kabiliyetlerini geliştirmelerine kapı açacak sorular sorun n'olursunuz.
@attırmayın makedonunun kafasını'ya ek olarak içinde çalışacakları 4. sanayi devrimi hakkında, 3d yazıcılar, semantik web hakkında olabilir.
tarih dersinde öğrendikleri olayları birbiriyle ilişkilendirme soruları olabilir. mesela bir izmir'li olarak tariş'in kuruluşu geldi aklıma. biliyorsunuz ülkenin geleceğini doğru raya oturtacak çok önemli ve çok doğru hamlelerden biriydi. ziyan edildi. bu gibi kendi tarihlerine doğru bakmayı, dünyayla bütün olarak değerlendirebilmeyi öğretecek türden sorular güzel olur kanımca.
kısaca tariş;
tariş 101 yıl önce kuruldu. aydın - germencik havalesinde 1910'lu yılların başlarında tekeller ve tefecilere karşı üreticinin birleşerek sesini duyurabilme çabaları başlamış kooperatifler oluşmuştu. sonra bunlar 1915 yılında tarım bankası ve iş bankası desteğiyle birleştiler.

incir ve üzüm üreticisinin tekelci ve tefecilere karşı direnmeye başladıkları yıllarda dünyanın bir yerinde titanic batıyor, trablusgarp ve balkanlar'da savaşlar oluyor, dünyanın öbür ucunda çin devrim yapıp cumhuriyete geçiyor, anzak orduları çanakkale'yi zorluyordu.

başkent bence de sormayın da başkentlere önemsiz demeyin yahu bence coğrafya müfredatına alınması gerekecek kadar önemli bir konu belli başlı ülkelerin başkentleri. ha bu arada fas'ın başkenti rabat ama kazablanca diye atlayan çıkmaz bence çünkü eski nesil biliyor kazablankayı yeni nesilden ha bunu duydum kesin bu başkent diyen az olur.

göbeklitepe ile ilgili soru sorabilirsiniz bence. dünyada çok incelenen ama maalesef türkiyede yeterli ilgiyi göremeyen bir yer. dünya tarihini baştan yazmış bir alan sonuçta. hangi şehirde diye de sorabilirsiniz belki cevap: şanlıurfa

Dockers ayakkabılar hem rahat hem sağlam. Benimde hoşuma gitti, kot pantolon altına bi tanede ben alayım

ben aslında spor ayakabı almak için girdim siteye, tenis için. ama baktım pahalı bi de günlük kullanılmıyor öyle ayakkabılar. paraya değecekse bunu alasım var :)

bence berbat, 40 yaş üstü ayakkabısı :)

lidyana da nike larda 1+1 var bak derim.

teşekkür ediyorum.

Bence buna adrenalin hormonu sebep oluyordur.

Panik atak diye bir araştırın.

yani ben de panik ataktan şüpheleniyorum ara ara ama açıp okuyunca o belirtilerin bende olmadığını görüyorum.
mesela dört tanesi patik atak teşhisi için yeterli yazıyor ama bende bende dört tane yok.

sadece adrenalin olabilir ama o da psikolojik bir rahatsızlık olabilir mi diye merak ediyorum.

Kaygıdan titriyorsunuz bence.

Benm de çok yoğun stres dönemlerimde oldu, hatta yıllar önce burada açtığım duyurularım da var. Bana da panik atak vs denmşti burada. Doktora grtim panik atak değildm, sadece nedeni belli şeylere sinirlenince ya da kaygılanınca ttriyordum hala arada olur.

İlaç benim fizyolojik reaksiyonlarımı bayağı azaltmıştı.

Ciddiyeti size bağlı biraz ne kadar rahatsız olduğunuza vs

bol bol yabancıların fotoğraflarını beğen. keşfet kısmına gir, beğen gitsin.
kolay gelsin :)

Satın almak çok belli olur ya. Sizin gibi fotoğraflar çekenlere bakın kimleri etiketlemişler. Benim de anonim hesabım var 1 haftada 3bin olmuştu. Çok takipçili fotoğraf paylaşan hesapları etiketle bir kaç tanesi fotoğrafını paylaşırsa takipçiler geliyo zaten ama sürekli bunu yapman lazım ben artık inanılmaz üşeniyorum.

İlk fotoğrafta kafasını elleri arasına almış tek gözlü bir adam var. Bela is coming...

Not: Falcı değilim. Yanlış olabilir.

öf kim o gene ya? bıktırdılar beni canımdan bezdirdiler.

radyo slowtime dinliyorum. 91.2 mhz

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

iğnesine bakın. motora bağlı olan kayışı kontrol edin. iğnesi veya kayışı aşınmışsa sıfır değildir.

adama neden ucuz olduğunu sorun,diğer yerlere de neden pahalı olduğunu.

makinenin "ne makinesi" oldugunu nasıl anlıyorsunuz ey cevap verenler? merak ettim. fotoğraf? çamaşır? ekskavatör?

@507 +1

soruyu 4 defa okudum anasını satayım.

dıkşın dıkşın.

aşınan parçaları incelerseniz anlarsınız. ama ne makinesi bu yaw biz de merak ettik.

o makineyi biliyorum ben 2. el makine. muhabbetin gecti senin kulak misafiri oldum. anlamiyor ver gitsin dediler.

Bir tur at. direksiyonu tam tur sağ tam tur sola çevir rot başlarına bak. Direksiyonda boşluk var mı ona bak. klima çalışıyor mu arka cam buz çözücü çalışıyor mu bak.

en mantıklısı izban'dır. hızlı ve zahmetsiz. yaklaşık 1 saat 25 dakika sürer sanırım. tecrübeme dayanarak söylüyorum.

Evet en mantıklısı odur.

en hızlı İzbandır
yine de temkinli olun az erken gidin

yanıtlar için çok teşekkürler iki sorum olacak:

1) dikiliden aliağa ulaşım için dolmuş vs kalkıyor mu düzenli olarak?
2) aliağadan izbana binince doğrudan adnan menderese gidiyor mu? aktarma yapılıyor mu_-?

1- Dikili'den 837 - DİKİLİ-ALİAĞA AKTARMA otobüse binerseniz İZBAN'da inersiniz.
2- İZBAN'dan başka bir araç kullanmayacaksınız. Doğruca Adnan Menderes'te ineceksiniz.

aktarma otobüsünün saatleri ne yazık ki uymuyor. dolmuş vs vardır değil mi :) aktarmadan kastım metro aktarması gibi yani o hat doğrucu adnan menderese gidiyor değil mi?

ağır zeybek bu ama pek bilinen bir ezgi değil sanırım.
kıyı ege şehirlerinden aydın'a ait olabilir. muğla düşük bir ihtimal, izmir de öyle.

arkadaşlara soruyorum lütfen hatta kalınız.

arkadaşlara sordum makineleri dağıtmışlar.
hattan ayrılabilirsiniz.

mektubu açmaya hakları yok.
özel yazışmanın ihlalidir.

ancak şüphelenilmişse, çok bilgim yok ama, bir yargı mensubunun kararı veya izni ile okunabilir. bunu da kargo şirketi yapamaz. sanıyorum polis veya savcı gözetiminde açılabilir.
ben hukukçu değilim ama az çok okuyorum, bi kere ihlal var yani kesin ve net.

sonuçta şüphelendiğimiz kişinin evini falan da kendimiz aramıyoruz, mahkeme karar veriyor sonra da polis girip arıyor.
aşağı yukarı aynı durum.

ekleme: ben de her duyuruya hukukçu değilim diyip lappadanak atlıyorum ya en çok buna bayılıyorum :D

E-devlette tuketici sikayet portali diye bir sey var ordan sikayet etmeyi dene, isin yoksa gece gunduz ara kargo sirketini trolluk yap, sinir et bezdir onlari ara dur. adilik yaptiklari, haklari da yok. eksi'ye de rezalet basligi acip rezil et. kargo subesi yaptiysa kargo subesindekileri firmaya sikayet et. isim ver acik acik sirkete.

Zarflari ve kargolari her turlu acip didik didik etme haklari var, ozellikle ABD'ye gidenleri. Ancak mektubun okunmasi ve kargocunun bunu sana soylemesi isguzarlik olmus. :)

Gonderiyi teslim ederken konsimento doldurmus olman lazim. Orada yazar bu tur seyler.

Dhl bu tur tepkileri ciddiye alan bir firmadir. Dhl.com trde iletisim formunu doldurdigunda direkt gm ve direktore ulasan bir sistem var tek tek degerlendiriliyor. Senin durumunda, incelerler, proseduru anlatirlar ve muhtmelen kargocu arkadasin uyarilacagini soylerler. Zira, ilettigim gibi tasidiklari kargolari acip, kontrol etme haklari var.

Sana guzellik yapayim, linki de ekleyeyim.

www.dhl.com.tr

lif ezilmesidir muhtemelen zira benzer bir problemi çocukken yaşamıştım. benimki yumurta kadar şişmişti bir de. iyileşmesi biraz sürüyor hatta hala soğuk havalarda ağrır dizim.

bizce sıkıntı çok şey olabilir de siz doktora gidin en kısa zamanda.
biz röntgen çekemiyoruz, mr çekemiyoruz, bacağı da tutup çekemiyoruz.
güvenmeyin hiç :)

yarın gidicem zaten ama işte belki bir düşüncesi olan vadır dedi. hani kırık olsa yerinde duramazdın falan tarzı:D

söyleriz onu o kadar da biliyoruz.
korkma kırık olsaydı duramazdın, çıkık olsaydı şişerdi oynatamazdın, girik olmuştur girik. salgın var.
iyileşince geçer.

e zaten öyle yapılıyor evde pizzalar? :) kendin sıfırdan yapmıyorsan en iyi yol odur.
olur yani.

Olur da anne pizzasi gibi olur işte. Öyle istiyorsan sıkıntı yok.

aynen fırından mayalı hamur alman lazım. o hamuru mayasını alarak şişinceye kadar bekletmen lazım. şiştikten sonra incecik hale getirmen lazım. maya piştikçe de kabaracağından kapkalın bir şey olmasın.

ekmek hamurundan çok pizza yaptım.
bir ekmek hamurunu ikiye bölersen mesela pizza kalınlığında olur, güzel olur.
ama yok ben homini gırtlak yiyicem mideme oturtucam diyosan tam hamuru çekeleye çekeleye aç döşe istediğin gibi...
oooohhh beee........

fırından alınan ekmek hamurundan da oluyo da evde kendin yapsan daha güzel olur.

hala mezun olamadım.
ilk hayalimdi bu benim, mühendis olucam demiştim, olamıyorum.
ilk hayal gerçekleşmeyince ikincisine yeltenemedim bile.

huzurlu olamadım.
milli piyango çıkmıyor. :D

evet, para ve saadet ilişkisi.

pilot olmak, güneşin doğuşunu kokpitte izlemek.
sağlık testini geçemediğim için olmadı.

Gemici olacaktım lan ben. Gittim mal gibi jeodezi okudum. Birkaç sene çalıştım, baktım olmuyor sevmedim yapmadım mesleğimi. Sonra başka sektöre geçtim. Gemici olamadım yani. Hala içimde uktedir.

Pilot +1.

Araştırma görevlisi olmak.
Çok güvendiğim hocam beni almadı. Kazık yedim.

vocabulary.com
ayrıca 7 liraya android uygulamasını da indirdim gayet güzel çalışıyor.
bir kelimeyi birkaç farklı şekilde göstererek ezberletiyor ve açıklamalarını da gösteriyor.
kesinlikle öneririm.
ama sen belirlemiyorsun kelimeleri, o sırayla gösteriyor.

@attirmayin hmm bunu duymuştum. Ama benim aradığım kendi belirlediğim kelimeler üzerinden çalışmak.Yine de teşekkürler.

memrise da işini görebilir. duolingo benzeri bir uygulama.

Aradığınız şey bu olmalı, fotoğrafa gerek yok çok sağ olun :)
www.mevzuat.gov.tr

Kat mülkiyeti kanununu aramiyorsaniz doğrudan apartman yönetmeliği diye bir yönetmelik yok. Ancak kapıcı yönetmeliği, yangın önlemleri yönetmeliği gibi apartman ile ilgili birkaç tane yönetmelik var. (İsimlerini tam hatırlamıyorum lazım ise gönderebilirim.)

internette apartman yönetmeliği diye gördüm birkaç sitede ama resmi siteler değil.
kat mülkiyeti kanunu'ndan farklı apartmanda gürültü ile ilgili yönetmelik varsa alabilirim.

burada baya biri yazdı, önce onların alıp, sonra sizin almanız gerek, öldüklerine göre artık bir hak iddia etmek oldukça zor.

alamazsın.
mübadele demek nüfus değişimi demek. yani bulgaristan vatandaşı olan türkler bir günde türk vatandaşı türkler haline geldi. orada okul okurken türkiye'ye gelmiş olan kişi dahi bulgaristan'a gitmek için pasaportuyla vizesiyle gitmek zorundaydı.
o değil, onun çocukları değil, torunları şimdi laaaps diye avrupalı olamıyor malesef.

bizzat benim dedemin babası, yunanistan'a mezar ziyareti için vize almak zorunda kalmıştır, 1953 senesinde.

sadece orada doganlar alabiliyor. ayni tarihlerde bizimkiler de var, ben alamiyorum.

annen orda doğmadı değil mi? dedelerin yaşasaydı olabilirdi ama şu anda malesef olmaz.

Soruya kaynak oluyorum karlmarx izninle.

Orada doganlar alabiliyor denmis yukarida. Bu 1950 gocmenleri icin de gecerli mi? Benim babaannem 1938'de orada dogmus, 1950 yilindaki gocle Turkiye'ye gelmis. Ilkokulu bitirmis orada. Simdi basvursa vatandaslik alabiliyor mu yani? Benim bildigim bu vatandaslik hikayesi bir tek 1989 gocmenleri icin olan bir seydi. Yaniliyor muyum?

@siradan bir adam yanılıyorsun

sketchtoy.com

böyle değil mi olay? 7 sene geçti valla üzerinden. ancak böyle aklıma geliyor.

sırayla kaynakları devre dışı bırakacaksın. gerilim kaynakları kısa devre, akım kaynakları açık devre kabul edeceksin. devrede tek kaynak olduğundan eşdeğer direnç ve akım hesaplama oldukça kolay olacak. en sonunda hangi kolun istiyorsa artık o koldaki bulduğun iki ayrı çözümden akımları topladın mı 2 kaynak devredeyken akan akımı verecek.

edit: yanlış düzeltildi.

@seksli harf' in açıkladığı yöntem doğru fakat gerilim kaynakları kısa devre, akım kaynakları açık devre yapılır diye biliyorum.

@seksli harf'in açıkladığı yöntem doğru fakat @kabloescobar'ın dediği de doğru.

thevenin/norton'daki davranışla karıştırdım o zaman. :)

norton ve thevenin'de de aynı yöntem geçerli.

@kabloescobar @seksli harf karşısında 2-1 öne geçmiş durumda.

yok sadece dediğim yanlış anladı. thevenin gerilimi bulunurken ilgili eleman devreden alınıp uçlar açık devre alınır, norton akımı bulunurken ilgili eleman yine devreden alınıp bu sefer uçlar kısa devre gibi kabul edilir. bu sebeple "davranış" ibaresiyle belirttim.

ayrıca norton/thevenin'de kaynakları devreden çıkarma diye bir şey söz konusu değildir. bu yüzden süperpozisyon n/t'ye göre daha uzun süren ama daha basit işlemler gerektirir.

bildiğim kadarıyla norton ya da thevenin'de eşdeğer direnci bulmak için akım kaynaklarının açık devre, voltaj kaynaklarının da kısa devre yapılması gerekiyor.

en.wikipedia.org's_theorem
en.wikipedia.org's_theorem

aman öf!
aranızda çözün işte meseleyi.

:D

@attirmayin makedonun kafasini ortada mesele yok ki. :) arkadaş karıştığım bir kısmı düzeltti doğal olarak sen niye diego'luk yapıyorsun. :D:D

Eğer devrede bağımlı kaynak yoksa dediğin gibi kaynaklar tek seferlik kaldırılıyor Rth bulunuyor. Superpozisyonda olduğu gibi sırayla hepsi kaldırılmıyor. Benim ilk etapta karıştırdığım nokta devreden çıkarttığımız elemanın üzerine düşen gerili bulurken o eleman uçlarını açık devre, üzerinden geçen akımı bulurken o eleman uçlarını kapalı devre kabul ediyorduk. Yani akım - kapalı devre / gerilim - açık devre şeklinde kalmış kafamda.

Üstünden baya geçti yanlış hatırladığım olabilir elbet.

bak hala...

@attirmayin makedonun kafasini çözdük meseleyi. :)
@seksli harf tamamen açıklamışsın olayı, eyvallah.

Muhtemelen izale i şuyu davası görülmüş. Hukukcular aydınlatır.

hukukçu değilim, az çok ben de bu işleri gördüğüm için bildiklerimi anlatıyorum.

karara çıktı deniyorsa, mahkeme görülmüş bir nihai karar verilmiş demektir ancak temyiz yolu da vardır.

izaleyi şuyu davalarında genellikle mal mahkeme sırasında eşit olarak pay edilir ya da hepsi birlikte açık arttırma yoluyla satışa çıkartılır. siz mahkemeye gitmemiş olduğunuz için büyük ihtimalle satışa çıkmış olması gerekir. ama satışa çıksaydı size veya avukatınıza mahkeme kararıyla birlikte satışın yapılacağı gün bildirilirdi.

siz bi adliyeye sorun bunu.
mahkeme satış kararı vermemişse, tarafları mahkemeye çağırıp dinlememişse ne yaptı acaba nasıl bir karar verdi diye ben de merak ettim.

izaleyi şuyu demek ortaklığın giderilmesi demek.
ya giderildi haberiniz yok. ya da giderilmemesi karara bağlandı.
her iki ihtimalde de detayını öğrenin.
ama iki sene geçmiş, temyiz olur mu bilmem. olmaz. belki kağıt geldi size ama sizin elinize geçmedi. ortaklardan biri üç kuruşa bütün tarlayı takkayı satın almış olabilir.

bir de bu tür miraslarda paylı mülkiyet ve müşterek mülkiyet diye iki ayrı mülkiyet çeşidi var.

örneğin bir eve üç kişi sahipse o müşterek mülkiyettir yani mülkiyet vardır, üç kişinin müşterek mülkiyetidir.

arsa var ise paylı olur genelde ya da paylı hale getirilir. paylı mülkiyette paydaşların sahip oldukları payın nitelikleri bellidir. o payın sahibi kendi payını diğerlerine sormadan alıp satabilir, kiralayabilir.

ancak bir evin örneğin satılması veya kiralanması için maliklerin çoğunluğunun olur vermesi gerekir.

eğer sizin davanız arsa ile ilgili ise, satış kararı çıkmamıştır da mesela davacının talebi üzerine müşterek mülkiyetten paylı mülkiyete dönüştürülmüştür.

dönüştürülmüşse yani taksim edilmişse hak kaybı yaşanmamıştır sanıyorum.

(paylı mülkiyet değil de başka bir şey de olabilir adı şu an benim de kafam karıştı.)

bi benzeri bizim başımıza gelmişti

babamın üvey kardeşleri, dededen kalan bir arsa için mahkemeye vermiş

mahkeme arsayı sattı, hisse miktarına göre parasını kardeşlere dağıttı

eğer satılmışsa gidip paranızı da almanız gerek ayrıca. adliyedeki banka şubelerinden yapılabiliyor tahsilat ancak birkaç gün bekletebiliyorlar.
siz öyle ya da böyle adliyeye gideceksiniz :)

@attirmayin makedonun kafasini eşya hukukunu katletmişsin abi :)

Muhtemelen davayı ya yanlış açtılar ya eksik açtılar ya da vazgeçtiler sonuç olarak mahkeme davayı reddetmistir. Mahkemenin ret kararı da bir nihai karardır. Kafadan reddedince size kağıt vs. gelmemiş olabilir. Vatandas.uyap'tan dosyaya giren evraklara vs. özetle dosyaya bakabilirsin. O zaman anlarsın. Dava dilekçesinde ne davası olduğu ne istemle açıldığı vs. yazar. İşin içinden çıkamazsan bana ekşiden yazabilirsin yardımcı olurum

yahu karışık işler bunlar ben napayım :D
ne biliyosam yazdım işte

Evet

var

Evet.

Şu sıralar mi? Evet hic.gecmior benim akar/polen alerjim non stop hapsirik burun akintisi tum yıl boyu

herkese geçmiş olsun, bende de var, şu sıralar gelir muhtemelen, geçen sene şubat sonunda başlamıştı.

peki ne gibi problemlerle karşılaşıyorsunuz arkadaşlar?

Burun içi ödem yapıyor bende, nefes alamıyorum :/

ben de feci bir seviyede mevcut kendisi..berbat bir şey..ben nasıl bahar mevsiminde doğmuşum diyorum.. ciddi manada hayat kalitemi düşürüyor ve iş yapamıyorum. o uyku hali de yok mu :/

var var.
ama benim henüz başlamadı, birkaç haftam daha var sanıyorum.

şahsen en büyük sorunum burnumun akması ve gözlerimin kaşınması.
ilaç içiyorum o da kafa yapıyor. kafayı tercih ediyorum.

Ben geçen yılı çörekotu ile rahat geçirdim.bu yılda aynı şekilde geçer inşallah.

evet ama tedaviyle geçti.

Boyum uzun olduğu için ve business uçmadığım için genelde dizlerim ağrıyor oturmaktan. onun dışında bir rahatsızlık duymuyorum hiç.

ben hostesim uçakta yolcuların en çok şikayet ettikleri şey kulak tıkanması oluyor, malum basınç olayı. mide bulantısı çok değil, nadiren çocuklarda oluyor.

kalkış ve inişi bir uçak yolculuğu sayacak olursak, sanırım 8-9 kez uçağa bindim. indiğim şehirler istanbul, kiev, lviv, harkiv. bu yolculuklarımda SADECE istanbul'a inerken basınçtan kulaklarım patlayacak gibi oldu, son dönüşümde iki gün boyunca kulağım ağrıdı ve doğru dürüst duyamadım. sonra geçti. hiç abartmıyorum, sakız çiğnediğim halde kulağımın ağrısından ağlayacaktım artık. bu sadece istanbul'a dönerken ve ilginç bir şekilde her dönüşte oluyor. diğer şehirlerde hiç olmadı ama ne zaman pilot istanbul'a alçalıyoruz deyip denizin üstünde dönmeye başlasa kafam patlıyor. nasıl iş anlamadım.

bunun dışında rahatsızlık yaşamıyorum ama çok canım sıkılıyor. otobüste 10 saat gözümü kırpmadan giderim mesela ama uçak havalandıktan sonra bir uyku bastırıyor ki sorma gitsin. yol 1 saat olsa bile dalıyorum direkt. koltuk desen minicik, ne rahat rahat bulmaca çözülüyo ne kitap okunuyo sinir oluyorum, bunalıyorum.

Uçak bence koltuk dar da olsa otobüsten daha rahat. Çok daha rahat uyunuyor titreme vs olmadığından çok fazla. Müzik dinleyerek uyuyorum ben genelde. Ya da cam kenarindan etrafı izliyorum hava kapali ya da cok bulutlu değilse. O da benim coğrafi merakım olabilir.

küçük uçaklarla büyük uçaklar arasında nasıl fark görüyosunuz?

A380 le ucuyorum is icin, haliyle is oldugu icin business ucabiliyorum. Emirates Cok cok iyi zaten. Iste ust katta oturuyorsunuz, bar var icinde, istediginiz gibi gidip oturup sosyallesiyorsunuz vs. business icin herkesin bir de kendi koltugunda alkolsuz icecek bari var. yemekleri cok guzel. Gece ucusu ise Bulgari set veriyorlar, oyle minik seyleri pek severim ben. Fist class'ta spa -daha dogrusu dus alma yeri- vs varmis, fist class kullanamiyoruz. Baska sorun olursa cevaplarim. Oyle ani olacak birsey yok benim icin, giderken stres icinde ucakta calisiyor oluyorum donerken de bol icki film.

suan piyasada olan boeing 787 haric her ucakla ucmusumdur. a380 diger ucaklara gore oldukca buyuk oldugu icin, cok fazla ani manevra vs hissetmiyorsun. en son a380 ile uctugumda british airways los angeles-londra ucusuydu. biraz uzun, lakin rahat bir yolculuktu.

bas agrisinin nedenlerinden biri yeterince sivi tuketmemek. ucus sirasinda dusuk basinctan dolayi vucut fazlasiyla sivi kaybediyor, bunu dengelemek icin ucus sirasinda sivi tuketmeniz lazim.

rahat bir ucus icin, rahat koltuklar olmasi; cocuk aglamasinin olmamasi lazim. bir de bir zahmet koltuk arkasindaki ekranlar calissin. ayrica amerikalilarin asirili yagli igrenc ucak yemeklerinden nefret ediyorum. american airlines bu konuda en dipte. yalniz en kafa hostesler de onlarda.

kulak tikanmasinin min olmasi icin, agzinizi acmaniz lazim.

Midem bulanmıyor, başım ağrımıyor.

Özellikle uçak kalkarken bi kafa oluyorsun ya, o müthiş bir şey:)

Rahatsız hissetmemek için ön koltukları (motor sesi daha az) ve koridor koltuğu (ayağı koridora uzatma, tuvalete fırt diye kaçma, uçaktan daha rahat çıkma) tercih ederdim

A380'e bindim. Uçak işte, öyle "Vay anasını" diyeceğim bir özelliğini görmedim; çok dikkat de etmedim. 747 gibi bu da bana nispeten sessiz geldi; sanırım büyük olduklarından dolayı 737, A320 gibi küçük uçaklara göre sesi belki daha iyi emiyorlardır.

(bkz: uçak yolculuğu sonrası başlayan kulak ağrısı)

Ucak pistte hizlanirken eylemsizlik kanununa kendimi birakarak koltuga yapismayi, indikten sonra da ucak fran yaparken yine eylemsizlik ilkesi geregince koltukta one gitmeyi seviyorum. Buna hic direnc gostermemeyi :)

Onun disinda kulak tikanmasi olayi oldu mu nefret ediyorum :/
Ha bir de ilginc bir sekilde surekli yaptigim yol (viyana-istanbul) kalkar kalkmaz uyuyakaliyorum, thydeysem tam yemek servisinde uyaniyorum. Hic sasmadi su ana kadar :D

Tam olarak the wade'in şurada anlattığı gibi:
eksisozluk.com

Onun dışında, bir de inince kulak ağrısı oluyor.

A380 değil de, onun Boeing karşılığı olan 747'ye bindim. İlk kattaydım, 50 sıra vardı. 49.da idim. Çok dardı. Önümdeki koltuğa sarılarak yerimden kalkabiliyordum. Frankfurt'tan aktarma sırasında binmiştim. Yanımdakine 'Bu balina uçmaz bence' demiştim. Normalde uçak koşar koşar, tırmanış hızını alınca kalkar ya; haliyle büyük uçak daha çok koşmalı. Koştuk, koştuk, koştuk (adına ne deniyorsa o hız almanın). O süreç o kadar uzun sürdü ki, 'Yolun kalanı karadan herhalde' diyesim geldi. Frankfurt'u falan geçtik sanırım bayağı bir :)

Yine de büyük uçaklarda rahatım, çünkü büyük uçaklar hem cüsse büyüklüğünden, hem de genelde uluslararası uçuşlar nedeniyle daha yükseğe çıktığından sanırım; daha az sallanıyor ve sarsılıyor. Küçük uçaklar yaprak gibi sallanıyor yukarıda. Kalkışı çok kolay değildir belki rüzgarda ama yukarıda daha rahat. Büyük uçakla manevralar yavaş yapıldığı için bir 'Amanın, ne biçim döndük' hissi de olmuyor.

2015 ağustos bodruma beraber tatile gittiğim sevgilimden tatilin daha 2. gününde ayrılmışım, ayrılmak zorunda kaldım her neyse yani kısmet olmadı diyelim acil dönmem lazım tabi istanbula orda kalmaya devam edemem. hemen dönüş uçağını değiştirdim en yakın bugün saat kaçta varsa ona verin döneyim dedim. neyse vardım havalimanına ama ben insanlıktan çıkmışım tabi açlık, sinir bozukluğu, stres inanılmaz kötüyüm. uçağın kalkmasına 2 saat var daha dedim şurda bari bişey yiyim kendime gelirim. o kafayla hamburger patatesi gömdüm 5 dk içinde falan 2şer de bira içtim yanına biraz gevşetsin diye. neyse bindim uçağa inanki kalktığımızı bile hatırlamıyorum biner binmez uyumuşum snra bi tuhaf hisle uyandım. sağa sola bakıyorum derken bi içim kaydı bi fenalık geldi yanımda oturan kıza ben bayılıyorum dediğimi hatırlıyorum gerisi yok. gitmişim. sonra gözümü açtım başımda hostes ve uçakta tesadüfen bulunan bir doktor hanım. meğer ben bayıldığımda tam inişe geçmek üzereymişz. neyse beni ayılttılar sağolsunlar 3lü koltukta yatarak iniş yaptım. hayatımda yaşadığım en kötü yolculuktu. o yüzden artık uçuştan önce kesinlikle ağır şeyler yemiyorum ve içki içmiyorum. çünkü gerçekten hayatımın en kötü deneyimiydi.

Bende hem yükseklik korkusu var hem de kapalı alanlarda çok kötü olurum, çoğu zaman nefesim sıkışır.

İlk defa uçağa bineceğim zaman günlerce düşünüp korkmuştum. Uçak kalkana kadar sürekli diken üstündeydim. Resmen o gün öleceğime inandırmıştım kendimi. Olsijen maskelerinin kullanımı anlatılırken falan nefesim daralmaya başlamıştı yine. Ama sonra nedense bir rahatlama geldi bana uçak havadayken. Diğer insanları çok rahat görünce ben de gevşedim. Kulaklarımda falan da hiç sorun yaşamadım.

Sonra pek binmedim zaten uçağa ama daha rahattım binerken. Ama şimdi aylar sonra tekrar binecek olsam yine o ilk günkü stresi yaşarım muhtemelen, sonradan alışırım. Diğer insanların rahatlığını görene kadar bana rahatlık yok uçakta.

Sığmadığımdan darlanıyorum. Bazen çok sıcak oluyor.

otobüsten bin kat daha konforlu. zaten acil çıkış koltuğu almak için kırk takla atıyorum. acil çıkıştaysam dünyayı dolaşabilirim uçakla inanılmaz rahat. diğer koltuklar benim için dar evet ama yine de otobüsten iyi.

2+2 koltuklu emberar'la da uçtum, boeing ve airbus'ın çift kat modelleri hariç jumbolarıyla uçtum. boeing 777-300ER güzel uçaktı. benim koltuk kuyruktaydı, körükten bindim yarım saat yol yürüdüm yaklaşık :)
pegasus'un yeni airbus'ları güzel modelini bilmiyorum da 3+3 düzeninde olan işte. koltukları çok rahat.

mesela geçen sene 1 hafta içinde ankara-istanbul-atina-roma-atina-istanbul-ankara gittim hiç sorun çıkmadı. baş dönmesi, bulantı hiç olmaz. kulak tıkanması çok nadir olur o zaman da sakız çiğniyorum geçiyor.

Easyjetin ekonomik ucaklariyla ucmayanlar ucaklardan sikayet etmesin bence:) hele de 4 saatlik bir yolculuksa. Kulaklarimda kalici hasara neden oldugu dogrudur. 2 senede bir orta kulak iltihabiyla acillik oluyorum. Kulaklarim artik daha az duyuyor falan. Kulak en buyuk sikinti bence

Ağır hastaydım, ağzım burnum tıkalıydı, kulaklarım o kadar acıdı ki ağlama limitlerine geldim. Şimdi hastayken ..ler binmem uçağa.

tdk tek bir örnek vermiş:
www.tdk.gov.tr

a)

isim ve zamirler için -la gurur duymak (seninle gurur duyuyorum)
fiiller için -tan gurur duymak (verdiğin örnek)

şu an salladım, doğru olmayabilir.

ikisi de doğrudur ama a şıkkı aslında eksiktir.

türk olmaktan dolayı gurur duyulur.
yani bir sebepten dolayı...
ama türkçe'de bazen "dolayı" kısmını söylemeyiz, söylemesek de olur.
mesela deriz ki; söylemekten dilimde tüy bitti.
söylemekten... söylemekten dolayı...
veya; bağırmaktan ses telleri zarar görmüş.


gurur duymanın bir sebebi var, o da türk olmak.
türk olduğum için gurur duyuyorum.
türk olmaktan dolayı gurur duyuyorum.
türk olmaktan gurur duyuyorum.
bunların hepsi aynı şey.

kesinlikle ayıp.
hep savunduğum gibi yobazlık da farklı şekillerdedir. birisi din algısı üzerinden yobazlık yapar, birisi bu tür medeni takılıyor ayaklarındadır, öbürü hiç olmayacak işleri normal gibi göstermeye çalışır.

insan rahatsız olur. kimse kimsenin sevişmesini görmek zorunda değil.
ülkemizde herkes gibi "aydın" kesim de ikiyüzlü.
bir gram ekonomi bilmez, hukuka kafası basmaz, avrupalının yaptığı hiçbir güzel şeyi bilmez, yolda sevişmesini görür.

hepsinin dışında bir de kültür var. kültürü korumak gerekir.
bana sorsalar rahatsız oluyorum demem. ama rahatsız olabilecek olanları düşünmek gerek. nihayetinde de mesela batıda bile, çocuklara bu tür konular belli bir yaştan sonra anlatılır, öğrenilir. demek ki bu hassas bir konu.

şöyle düşün: insanlar karşılarında cinsel ilişki yaşandığını görürse, cinsel ilişki insanlar için zamanla tabu olmaktan çıkar. bu da dolaylı olarak insanları daha açık görüşlü olmaya iter. insanlar kültür ve inançlarını sorgulamaya başlar, bu da türkiye için bir rönesans devri olur. artık önemli olan cinsel ilişkinin gerçekleşmemesi değil, sağlıklı ve kontrollü cinsel ilişkidir. bu da yeni neslin sağlığını, dolayısıyla üretkenliğini arttırır. Kısacası, kamusal alanda cinsel ilişkinin gerçekleşmesi uzun vadede insanların daha iyi ve ayrıntılı düşünmesini, özgür bilinçli olmalarını ve sağlıklı olmalarını sağlar, ayrıca nüfusun, dolayısıyla işsizliğin azalmasını sağlar (diye düşünüyorum). Ayrıca maalesef japonya'da açık alanda(özellikle parklarda) gelene geçene bakarak mastürbasyon yapmak çok yaygındır.

Siteye giriş sayısı 27
Toplam duyuru sayısı 3
Toplam cevap sayısı 6
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 2

Siz çomar kesimi öpüşmeyi sevişmek zannettiğiniz için oluyor hep bunlar.

@ted +10

öpüşmekse mesele o ayrı.
o kadar da rahatsız olunacak durum yok.
ben konuyu bilmediğim için sevişmek üzerinden yorum yaptım.

uygarlık, parkta sevişmek değil, o videoyu yu çekmemek, çekilmişse de kaale almamaktır.

sen geçen gün sikim 6 cm diye duyuru açan arkadaşsın galiba. nick aynı mıydı bilmiyorum ama osun. başka birilerinin de fake'isin herhalde. ben yine de insan yerine koyup cevap vereyim. uygarlık tabi ki parkta ya da herhangi kamuya açık bir yerde sevişilmeyle ölçülmez.

uygarlık orada burada sevişen insanlara verilen tepkiyle ölçülür. ya oradaki gibi görmezden gelirsin ya da kanunen yasaksa polisi ararsın veya buradaki gibi durup videoya alıp gelenek görenek muhabbeti yaparsın, karşındaki üstelerse kafa göz dalmaya getirirsin konuyu ya da bütün esnafı toplayıp linç edersin.

ayrıca benim şu an bu konuyla ilgili ne düşündüğümün aksine, ahlak çok farklı ve geniş bir konu. dün sokakta sevgililerin birbirlerini öpmesi de inanılmaz ve ahlaksızcaydı. ondan önceki gün el ele tutuşup gezmeleri öyleydi. ondan önceki gün nikahsız bir kız ve erkeğin yan yana bulunması görülmemiş bir ahlaksızlıktı. yarın öbür gün sokakta sevişmek normal karşılanacaktır.

konsolosluklardan ziyade

(git: 1166171)

benim bildiğim genel olarak iş bulunca onlar sizin adınıza birtakım işleri yapıyorlar çalışma izni konusunda

1-konsoloslukların böyle bir konuyla ilgilendiğini hiç duymadım, daha çok bulundukları ülkede hali hazırda yaşayan türk vatandaşlarının çeşitli işleriyle ve tc ye gitmek isteyen yabancıların vize işleriyle ilgileniyorlar diye biliyorum.
www.konsolosluk.gov.tr
2- iş bulmak için çalışma izni isteyebiliyor çoğu şirket ve böylece çalışma izni almak için iş arayan vatandaşın paradoksu başlayabiliyor.
burada çokuluslu bir şirkette işe girip onların yurtdışı şubelerine geçmek daha kolay gibi. bir de mesela belçika'da flaman bölgesindeki çoğu şirket flamanca bilme şartı ister, bu tip şartlar olabilir. fikir almak için linkedin de iş ilanlarına bakabilirsiniz. bir de bu var:
euraxess.ec.europa.eu
3- çalışma iznini bilmiyorum ama çalışma izni olan için oturum izni çok zor değil bildiğim kadarıyla. tabii ülkelerin bürokratik prosedürleri nedeniyle süreler farklılık gösterebilir.
4- uluslararası kuruluşlarda staj yaparak başlayıp bu tip kurumlarda iş arayabilirsiniz. bir de yurtdışında master yaptıktan sonra hocanın bağlantılarıyla iş bulmak daha kolay olabilir belki. networking önemli.

ben aslında ingilizce okulu için gidip orada iş aramayı da planlıyorum.
ancak çok para gerekiyor.
mastır yapmak için de belli bir para gerekiyor diye biliyorum.
stajlarımı tamamladım ama mezunların da yaptığı stajlar var belli şirketlerde, eğer öyle bir şey dediyseniz sanırım iş bulmakla aynı zorlukları yaşarım onda da.
etrafımda birkaç kişi var, almanya ve hollanda'da tanıdıklarımız var seni oraya göndeririz diyorlar ama ben açıkçası güvenmek istemiyorum çünkü bazen insanlar yaparız hallederiz diyip, günü geldiğinde yüz çevirebiliyorlar.

sanırım bolca iş aramam gerekecek.
avrupa'da iş konusunda türklere karşı bir ayrımcılık yapılır mı?
yani yapılıyordur büyük ihtimalle ama hissedilecek derecede midir sizce?

1. konsolosluk araciligi ile bulundugunu hic duymadim
2. ilk yol is yeri bulmak. is yeri bulurken de calisma izni konusuda yardim edecek, sorun cikarmayacak is yerleri olmasi onemli. Genelde bu tarz is yerleri herkesin ismini bildigi buyuk firmalar oluyor. Bu firmalarda buyuk oranda yabanci isci calisir ve sirket bu tarz prosedurlere hakimdir.
3. Bu her ulke icin cok farkli. Almanya icin konusursam, is yer ile sozlesme imzaladiktan sonra bir de calisma izni icin ayri bir belge imzalatmak gerekiyor. bu belke tek sayfalik basit bir form. Sonra sozlesmenin asli, bu belge ile turkiyedeki alman konsolosluguna calisma izni ve vize icin basvurmak gerekiyor. Bunlarda klasik vize basvuru formunu doldurtup, fotograf, ikametgah gibi kucuk belgelerle beraber basvurunu alirlar. Sonra bu belgeler almanyaya gelir, burada yabancilar dairesi belgeleri inceler calisma bakanligina gonderir. Calisma bakanligi ulkede ve ab icinde senin mesleginle ilgigi issizli durumunu incelere gerkirse sozlesme imzaladigin sirkete "bu adam neden gerekli, almanyada veya ab icinde bulamadiniz mi bunun gibi adam" diye sorar. buyuk firmalar icin bu proseduru gecmek kolaydir, belki de hic sorulmaz. sonra onay veirilir ve turkiyedeki konsolosluk vizeni verir. Almanyaya yerlestikten sonra yine yabancilar dairesinden vizeni oturum ve calisma izni olarak degisitirebilirsin.
4. En zor prosedur calisma izni. Bu konuda en sansli meslek gruplari ise elektrik, elektronik, makina ve bilgisayar muhendisleri. Is yerlerinden tecrube olmadan kabul almak cok kolay degil, ozellikle buyuk sirketlerden. Bu konuda ozellikle uzak dogu ve hindistandan zehir gibi rakipler oldugu unutulmamali. Ingilizce cok onemli, almanya icin almanca bazi sirketler icin zorunlu degil, ama bilmek buyuk avantaj. Avantajli hale gelmek icin turkiyede ismi bilinen bir sirkette tecrube edinmis olmak (ozellikle almanya icin mercedes benz, siemens gibi) onemli, ingilizce konusunda rahat iletisim kurabilecek, hem internet uzerinden, hem de yuzyuze yapilan is gorusmelerinde rahat olabilecek seviyede olmak onemli. bir de almanca B2 seviyesinde olunur ise buyuk avantaj saglanir.

Is konusunda turklere su sekilde ayrimcilik yapiliyor. birincisi mevzuat geregi, italyan, ispanyol, bulgar, polonyali gibi ab ulklerden gelenler mevzuat geregi calisma izni almak zorunda degil, yani avantajlilar is yerindne kabul alma konusunda. Daha sonra Kore, Japon, Cin, Hintli gibi tum dunyada nam salmis is gucu avantajli, bunlari daha once kabul edeceklerdir. Turkleri yuksek pozisyonlara yakistiramayan alman yoneticiler, insan kaynaklari calisanlari var maalesef, o nedenle mavi yaka olarak tercih edeceklerdir, ya da hic tercih etmeyeceklerdir. Turkler ozellikle uretim sektorunde polonya gibi dogu avrupa ulkleri vatandaslarina gore imaj avantaji var, genelde turkleri uretimde caliskan ve is yerine sadik olarak goruyorlar, buyuk firmalar uretim icin turkleri tercih ediyorlar, ama maalesef beyaz yaka pozisyonlar icin ekstra kalifiye olmak gerekiyor turk olarak.

Yeni mezunlara avustralya 18 aya kadar çalışma izni verebiliyor. Bilgiler şurada
:www.border.gov.au

en son gonderdigim de 5 gun surmustu. normal 8 lira gibi bisi vermistim.

ptt'nin sitesinde yurtiçi yurtdışı gönderi fiyatı ve süre hesaplama var.
kargo biraz fazla vakit alıyor ancak sadece kitap ise beklenenden birkaç gün önce ulaşır büyük ihtimalle.
fransa, macaristan gibi ülkelere gönderdiğim kargolar 15-20 gün içinde teslim ediliyor.

abd'ye büyük ihtimalle uçakla gidecektir. ama kargolar gümrüklerde çok bekletiliyor. ama sanıyorum en fazla 25 gün sürer.

şansa bağlı değil. dediğim gibi gümrüklerde kontrol ediliyor. prosedürler var.
ve ptt'deki görevli paketin içinde ne olduğunu sorup gönderinin bir kenarına not ediyor. gümrükte de karşılaştırılıyor. kitap var dersen, kitaptan başka bir şey koymazsan, gümrükte de x-ray'dan falan geçince hiç ötmezse kolaylıkla yerine ulaştırılır. ama güzelce sar ki atılıp tutulurken kitap katlanmasın, yırtılmasın, zarar görmesin.

Gecen kitap siparisi verdim. PTT ile yolladilar, 2 haftada geldi.

Puding yapip icine atabilirsiniz.

ben de öğreciyim de becerikli öğrenciyim. dersim de az homini gırtlak yiyorum.
fakat galetayı hiç sevmem nerden geldiyse eve gelmiş.
puding mantıklı gibi geliyor ama onu da karıştırmak gerekiyor diye üşenebilirim :)

kursla alakalı bir soru sor sonra muhabbete devam et.

bunun yüzde yüz bir garantili yöntemi yok. normal bir muhabbet kurmak, yerinde 2-3 espri ile güzel bir giriş yapılabilir. sonrası muhabbeti soğutmamak ve yavaştan niyetini belli etmek.

- merhaba, siz de mi kurstan sıkıldınız?

şaka bir yana ben de kursla ilgili bir konudan konuşmaya başlardım.
ama öyle bir konu olabilmeli ki mesela ya hakkında konuşmaya çok müsait ya da karşı cinsin de aynı şeyi kafasına takmış veya ondan rahatsız olmuş olduğu bir konu...
hepsinin ötesinde karşı cinsin konuşacağı konulardan birini seçersen muhabbet en azından uzun sürer. karşı cinsi kendi hakkında konuşmaya veya kendi fikirlerini dile getirmeye teşvik edici konular seç.

öbür yandan, iletişim üzerine kitaplar okumuş olsam da ilacı olmayan kellerden biriyim ben de. kolay gelsin.

İşin simululink kısmını halledebiliyorsan STM32F4 Discovery gibi matlab destekleyen bir geliştirme kartıyla minik bir H bridge yaparsan ileri-geri kontrolü yapabilirsin.

Hız kontrolü yapacaksan da ttl seviyesinde çalışabilen mosfetler var, direkt işlemci çıkışıyla sürebilirsin (flyback diyot eklemeyi unutma, mosfetin dahili diyotu iş görmezse ters emk karta zarar verir)

yok sadece matlab ortamında simulasyon yapsam yeter.
sadece simulink'te devreyi kurucam, belirlediğim kural tablosuna göre çıkış verecek, devir sayısı mesela, ben de onu grafikte göstericem.

yanlış anlamış olabilirim ama sanırım sen elektriksel model kurmadan bahsediyorsun fakat simulink'te matematiksel modelin kurabilirsin diye biliyorum.

mesela:
ctms.engin.umich.edu

bu muymuş yani dc motorun modeli?
anaa pek tatlıymış.

ya şimdi şöyle geçen yıl adam bize ödev verdi, kimse yapamadı ben de yapamadım, kendi de söylemedi cevabı.

aklımı kurcalayıp duruyordu sürekli açıp araştırıyordum bir yıldır.
simulink'te fuzzy logic kullanımını biraz kurcaladım, örneğin gerilim ve akım uygulayıp çıkış olarak da motor hızını veya devrini çizdirmem isteniyor. yani benim anladığım bu. çünkü hoca iki cümle söylüyor gerisini siz bulun diyor. biraz antika...

sanırım bu resimdeki modeli uyarlayabilirim gibi geliyor ama yine de emin değilim :)
teşekkürler :)

süresine kursuna kaldığım yere göre değişir yurtdışının fiyatı. acenteye ihtiyacın yok ama biraz daha araştırmacı, iş bitirici olmalısın hata yapmamak için, bu soruların cevabı google da var.

yeşil pasaportla ingilizcesi anadil olan amerika, ingiltere gibi ülkelere gidemezsin. ama vize alırken işin belki biraz daha kolay olur, dil kursu için bir vize türü vardır gideceğin ülkenin ona başvurman lazım. elçilik sitelerinde var bütün prosedürün anlatımı.

zaten öncesden amerikan kültüre gitmiştim ingilizcem az çok var ve yıllardır da yabancı arkadaşlar edindim. biraz kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum. ben artık belli bir seviyede olduğumu düşünüyorum. istediğim şey bir kez daha para harcayıp ingilizeyi iyice öğrenmek.
mühendislikten mezun olmak üzereyim, mesleki ingilziceyi zamana bırakıyorum, günlük konuşmak, anlaşmak için gerekli olan ingilizceyi tamamen öğrenmek istiyorum.

2 kere çıkma nedeni messagebox.show'u hem ilk satırda hem if içerisinde kullanıyorsunuz. ilk satıra gerek yok.

iki kere değil sürekli çıkıyor, tamam'a tıkladığımda o kapanıyor yerine aynısı geliyor. her seferinde böyle.

buradan ne yapmaya çalıştığın ve hatanın ne olabileceği anlaşılamıyor.

Bir event içerisinde yazdıysanız bunu o eventi sürekli tetikleyen bir şey olabilir.Kodun ilgili kısmının tamamını atarsanız yardımcı olmaya çalışabilirim.
Başka bir öneri ise breakpoint atarak orayı takip etmeniz.Çünkü ne olursa olsun OK'a filan bastığınızda zaten kapanır mesaj kutusu.

sanırım butona tıkladığımda açılan seri portu kapatmadığım için sürekli mesajı göndermeye çalışıyor ve mesaj göndermek de yukarıda bahsettiğim "aynı haltı yemek" oluyor.
seri portu kapattım message box ile, henüz çalıştıramadım çünkü bluetooth'um çalışmıyor, yarın kontrol edicem sorun devam ederse yine yazarım.

yok ille de kod, ille de kod isterük derseniz, bir kısmını göndereyim:

private void button7_Click(object sender, EventArgs e)
{
try
{
serialPort1.PortName = comboBox1.Text;
serialPort1.BaudRate = Convert.ToInt16(comboBox2.Text);
serialPort1.Open();
}
catch (Exception)
{

}
/////////////////////////
basadon: //////////////

if (serialPort1.IsOpen == false)
{
serialPort1.Open();
}
if (serialPort1.IsOpen)
{
label4.Text = "Bağlandı.";
button7.BackgroundImage = Image.FromFile("bmavi.png");
if (secilibuton == 1 && albirak == 1)
{
if (raf1 == 0)
{
MessageBox.Show("Seçili raf boş !", "UYARI", MessageBoxButtons.OK, MessageBoxIcon.Warning);
serialPort1.Close();
goto basadon;
}
serialPort1.Write("1");
serialPort1.Close();
button1.BackgroundImage = Image.FromFile("boş.png");
this.Controls.Add(button1);
raf1 = 0;
goto basadon;
}
devamı var ama aynı şeylerin tekrarı...

basadon - goto basadon'ler arasında sonsuz döngüye giriyor. raf1 değeri ne gelirse gelsin 0'a eşitlenip başa dönüyor, 0 olduktan sonra da her seferinde if (raf1== 0) koşulunu sağlayıp mesaj kutusunu çıkarıyor, tekrar başa dönüyor raf1 değeri hala 0 olduğu için yine girip mesaj kutusunu çıkarıyor şeklinde devam ediyor. Değişkenlerin neyi ifade ettiğini bilmeden çözüm önerisi sunmak zor, fakat uyarı çıktıktan sonra albirak veya secilibuton değerlerinden birini değiştirirseniz üstteki if içerisine girmez. o ikisi illa 1 olmak zorundaysa yukarıda bi boolean değeri false tanımlayıp if (raf1 == 0) koşulu içerisinde true yapabilirsiniz, secilibuton ve albirak kontrolünün yanına 3. koşul olarak da bu boolean değerin false olmasını ekleyebilirsiniz.

aslında messagebox ikide bir çıkınca ben basadon falan eklemiştim.
öyle kaldı sonra da :)

basadon'leri sildim.

if (raf1 == 1)
{
MessageBox.Show("Seçili raf dolu !", "UYARI", MessageBoxButtons.OK, MessageBoxIcon.Warning);
button7.Enabled = false;
}

yazdım çözdüm.

yazdigin kodu bilmiyoruz gerci ama bilgisayarinda bluetooth oldugundan %100 emin misin?

evet bilgisayarı ilk aldığım zamanlarda telefonla bağlantı yapmıştım.
bluetooth açıp kapatmak için klavyede tuşu var ve bluetooth sürücüsü güncel.
yazdığım kod arkadaşın bilgisayarında çalışıyor. bende çalışmıyor.

Dışişleri Bakanlığı'na dilekçe verin, Yunanistan'a nota versin onlar da.

Bas engeli geç abi ne hukuğu, ne atarı allasen? Telefonunda arayan numarayı engelleme özelliği yoksa da operatöre bi sor en kötü.

kızma makedon. ama nickinden dolayı seni arayıp tehdit mi edecekler acaba. malum yunanlar makedon adını başka ülke olarak kabul etmiyor.

şaka bir tarafa. açmayacaksın o numarayı. başka bir şey yapamazsın

Denize döktük diye yapıyorlar, boş ver.

derdimin şikayet etmek olmadığını söyledim.
telefonda engelleme özelliği olsa bile her seferinde başka numaralardan arıyorlar.
atarlanmaktan kastımın nota verip sonra adalara falan asker çıkarmak gibi bi şey olmadığı anlaşılıyor sanırım.

hayır çok saçma bi şey yani, adamlar yıllardır bunu yapıyor ve belli ki bu işten bir kazançları da var. kimse bu adamlara bir şey yapmıyor mu diye merak ediyorum şahsen.

niye engellemiyorsunuz ki?

hukuki olarak var aslında, yunanistanda dava açın. bu kadar cidden dert ettiyseniz kolay.

bakınız benim derdim böyle bir durumda hukuken ne yapılabileceği.
hukuku seviyorum, vakaları takip ediyorum, böyle bir dolandırılma konusunda vatandaşın zararı nasıl tazmin edilir diye soruyorum.
yani bu adamlar arayıp durduklarına göre bu işten kazanıyorlar, vatandaş mağdur ediliyor. o vatandaşın hakkının hukukunun korunması için ne yapılabilir diyorum.
ben engellerim başka numaradan ararlar, onu da engellerim bambaşka bir numaradan ararlar. ancak suçluyu engellediğinizde suç ortadan kalkmıyor, malum. değil mi?

Justin Bieber.

Eheh.

İşin ucunda bedava olduğundan mıdır nedir farklı bi motivasyonla okumayı denedim ama başaramadım :)

Anladığım kadarıyla p ile başlıyor. Ben 5 liramı alıp gidiyim bence

Trevis bilsaw

Tekrar baktim p. Trevis bilson
Travis galibs

şu ana kadar bilen yok

parasinda degilim de yazan kisinin baska metni varsa elde okunur oradan daha saglikli olur. Bir de "bildiniz bilemediniz" derken cevap elde var mi? Yoksa bilinip bilinemedigi de tahmin mi ediliyor?

şöyle ki. Elimde büyük bir database var ve tahminleri database ile karşılaştırıyorum. eşleşme olmayınca bilemediniz oluyor. :(

soyadı bilgüm gibi.

veri tabaninda sofistike aramalar yapmak mumkun degil mi peki? Mesela soyle bir sey: P. (J|T)*e* Bi*

P. garanti gibi. Ilk harf J veya T sonra arada bir seyler (*) sonra muhtemelen bir e var sonra yine bir seyler (*). Soyad Bi ile basliyor gibi gerisi belli degil (*).

Bu bir sonuc dondurmezse en temel varsayimlarimiz yanlis demektir, onlari duzelte duzelte tekrar deneriz. Sonuc dondururse muhtemelen cok az uygun sonuc doner onlardan da secip dogrulamak mumkun olur.

p. tercan bülgüm

SELECT Adı, Soyadı FROM Musteriler WHERE Soyadı LIKE 'B%' AND Adı LIKE 'P%';

Heheh, kendimi denedim sadece, dogru mu biri soylesin :p

Bence de soyadi Bilgüm +1

p jean bilgün

bence bu arada soru sahibi database'de sorgu yazmıyor sadece bi yerden sorguluyor. yoksa evet yuzır'ınki gibi ya da daha detaylı bişeyler yazmak denenebilirdi.

Kayıt olan kişileri sadece basit text documenta yazmıslar yapabildiğim tek şey search etmek dosya içerisinde sql araması yapamıyorum. Yoksa çok kolay olurdu.

isim yabancıysa "p. trevor" soyadı üzerinde çalışmalarımız devam ediyor.

kadın olduğuna emin miyiz?

Kadın ismi olduğunu nereden biliyorsunuz?

database'de kaç kişi var?

p. türkan bilgen

kadın eminiz. Tüm database çünkü kadın... Yabancı mı türk mü emin değiliz.

Text dosyasinda olmasi sorun degil, duzgun bir text editor ile (sublime text, notepad++) dosya icinde regex aramasi yapilabilir 5 dakikada (o kadar bile surmez) bulunur. Dosya ozel degilse upload edin bir yere hemen bulunsun.

baştaki p değil A
kişi sağ eliyle yazmış gibi duruyor.
J'den sonraki harfi anlayamadım ama Joenz gibi duruyor.
İkinci kelime de B ile başlamıyor, muhtemelen S.
ikinci kelime ikinci harf noktalı ve ünlü bi harf, eğer Türk alfabesi harfleri içinde ise. (Almanca,da, isveç dilinde noktalı başka harfler de var ya)
ikinci kelimede g gibi görünen şey g olmamalı, çünkü el yazısında kelime ortasında büyük harfe geçmek nedir?
son haf m gibi olabilir.

Belki faydası olur:)

neynep, ikinci kelime soyad olduğu için büyük harfle yazılmış giye düşünüyorum ben. çünkü G'den önce de bir L harfi var.
ama B ile başlamış olduğundan ben de şüpheliyim.
ilk kelimede ise J veya T'den sonra sanki bir d ya da a harfi var gibi.

bu arada dün 3 eczacıya da okutmayı çalıştım beceremediler. Nasıl yazdıysa listede tek bu kaldı...

P. Jhedh

dursun çiçek

bence ikinci harf o'ya daha yakın, kuyruklu harf değil gibi.
İkinci kelime soyadı ve büyük harfle başlıyor, ok. Ama G gibi görünen şey soyadı kelimesinin ortasında G gibi görünüyor, kelime içinde bi g olsaydı "g" olurdu, diye düşündüm.

neynep, soyadın bütün harfleri büyük yazılmış demek istiyorum.
bulalım şunu nolur ben çok takılırım böyle şeylere. bakın finallerim var bulalım şunu ders çalışıcam hadi... hadi!

bence adı frida ya da freda ama çözemedim tam.

hatta freda ballgown (marka) diyeceğim

ferda bilgin de olabilir.
ismin f ile başladığını düşünüyorum.

allah aşkına doğru bilen parayı, yazının sahibine bağışlasın. yazım kursuna falan gitsin ya. sinir oldum, hırs yaptım.

isim joasr. soyadı da s ile başlıyor. şimdilik bu kadar

a. şenda bilgin diyorum ben

Soyadının "Sülgün" olduğunu düşünüyorum. İsim hakkında henüz net bir fikrim yok.

Soyadın baş harfini dikkatlice incelerseniz, B harfinin kesinlikle o şekilde yapılamayacağını teknik olarak görebilirsiniz. Orada B harfi el yazıdaki S harfinin yapılış biçiminden dolayı alt yuvarlağı da varmış gibi görünüyor.

Şu ana kadar yapılmış tahminleri eşleştiremedim ben. Bilen yok gibi bu arada bir arkadaşım bana geliyor ve bu rezil txt dosyasını bir şekilde filterlayabileceğimiz düzene aktarmaya çalışacak.

Bu arada bazı yazarlar dosyayı upload et demiş ama şirketin olduğu için yapmamam gerekir.

Herkese gayreti için teşekkür ediyorum. Umarım bu akşam buluruz. Bulamasakta herkes çabaladı istanbulda olanlara haftasonu kahve ısmarlamak isterim :)

isim A.jienn bence. Soyadı büyük harf yazılmış olduğunu düşünürsek, Sİ***W diyebilirim en fazla.

P. İrem bilgün

P. Jsezn BİLGÜM

p.jirvan bilgüm

P. Tuna veya turna veya turla bilgüm.

"n.(nizar) şirvan bilgin" diye biri çıkıyor google'ladığında.

hepsini kontrol ettik eşleşme yok... Hayatımda çok el yazısı gördüm ama bu kadar okunmayanı ilk defa görüyorum

jicar bilgün

ya da tilar bilgün.

p. firdevs bilgen

doğrusunu biliyor musun?

A. Trevor Bilgün

Daha bulamadik. Kesinlikle ben de cok merak ediyorum bir insan istese bu kadar kotu yazamaz.

bence partiye kaçak girmiş ismini bilerek anlaşılmaz yazmış
Soy adı zülgen, zülger, zilgen, zilger, zilgör, zilgön olarak deneyin lütfen.

P. Tijen Bilgen
Ressam olması muhtemel kişi

bulamadık maalesef birazdan genel müdür öpecek beni..

p. Thera Bilgün.

p. jieva bilgün

p.tuana bilgüm

jhenla / jhevla bilgüm.

p. jesa bilgün

p.ümran bilgen
a.ümran bilgen

ismini yazan kişi en az 70 yaşında, orası kesin. ismin gerçeğini ne zaman öğreneceğiz? ne yazmaya çalıştığını çok merak ettim.

p. ferda bilg*n

feride de olabilir.

p. Tevrat Bülbül

Tierin adını aratır mısınız acaba?

p fre(i)da bilgan

hepsini denedik ama eşleşen çıkmadı.muhtemelen öğrenemeyeceğiz çünkü genel müdür de işin içinden çıkamadı.

bulabildiniz mi?

Workspace'e mat dosyalarını load edip bir de öyle deneyin.
workspace'de görülüyor mu matrisler nnstart öncesi?

Şu none yazan kısımdan inğut ve target'ı seçemiyorsanız, cedex'in dediği. Ama öncesinde none yazan kısımlardan input ve target adını seçmeniz gerek.

önce excel dosyasını tutup command window'a çektim. sonra açılan pencereden import ettim ve dataset olarak workspace'e yazıldı. sonra workspace'de çift tıkladım, farklı kaydet dedim isim verdim ve .mat uzantısıyla kaydettim. sonra fitting tool'da o .mat'ları çağırdım. hatta matris şeklinde önizlemesi de göründü. aç/ekle/veya her neyse ona tıkladım. artık none yazan yerden yüklediğim dosyayı seçmem gerek ama orda dosya çıkmıyor.